Tekin UYGUR – Resmi Web Sitesi

Yıllar öncesinden hatırladığım bir slogan vardı “Türkiye İran Olmayacak!”. O yıllarda sadece bir slogan olarak ağzımızdan dökülen bu sözlerin, giderek Türk kadınları için ne kadar gerçeğe yaklaştığını görüyorum.

Gerek kadın cinayetlerindeki artış, gerek Türk Medeni Kanunumuza aykırı yasa önerileri, gerek giderek daha da gericileşen gündelik hayatta kadınlar üzerinde kurulan baskılar, yıldırma politikaları, zulme varan şiddetli baskılar hepimizi evlerin duvarları arasına sokmaya yemin etmiş bu bağnaz zihniyet bana bunu düşündürüyor.

Sonra 1920’lerdeki Türk kadınları geliyor aklıma. Modern dünyanın kapıları önlerinde sonuna kadar açılmış, umutlarının, hayallerinin, olabileceklerinin ve yapabileceklerinin sınırı olmayan, o zamanın şanslı Türk kadınları! Kendi kaderlerinin mimarı olmaları için desteklenen, dahası tüm bunların medeni kanunla güvence altına alındığı,  şanslı Türk kadınını düşünüyorum. Bugünün koşullarında bile oldukça ilerici ve hatta devrimci bir tavırla emanet edilen kadın hakları ne de kıymetliymiş. Pek çok Avrupa ülkesinin kadınlarından daha şanslıydı kadınlarımız o zamanlarda.

Bugün kadın deyince sadece kılık kıyafete indirgenen zihniyetten çok daha geniş bir dünyası ve hayalleri var oysa kadınlarımızın. Gücümüz sadece bir oy kadar değil ki, kadının gücü bir yaşamı doğurup büyüten ulu ve sonsuz bir güç. “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” diyor ya hani büyük şair Nazım Hikmet; işte kadınlarımızda da öyle. Toprağın altında kökleriyle birbirine sarılmış büyük bir orman kadınlarımız.

En temel insan hakkı olan özgür yaşama hakkının kadınlara çok görüldüğü bir coğrafyada hakkını söke söke almaya çalışıyor İranlı kadınlar. Mahsa Amini “başörtüsü kurallarına uymadığı” gerekçesiyle gözaltına alınmasının ardından hayatını kaybetti. 22 yaşındaydı ve erkek egemen toplumun şeriat kuralları, başını kapatmasını söylediği ve o da bunu istemediği için, adına “ahlak polisi” denen kişilerce hayatı elinden alındı. Oysa gencecik bir insan, bir kadın olarak yapacağı daha pek çok şey vardı. O ve onun gibi pek çok kadın bugün hayattan türlü türlü sebeplerle koparılıyor.  Peki bunun bir sonu olmayacak mı? Erkekler dünyasında, erkler dünyasında, kadınların sesi, sözü, gücü olmayacak mı? Giderek daha da fütursuzlaşan bir egemen zihniyete karşı elimizde bir şey yok mu?

Elbette var kızkardeşlerim, elimizde ulu önderimizin, Mustafa Kemal Atatürk’ ün kadınlarımıza emanet ettiği haklarımız var. Haklarımızı savunmak ve kazanımlarımızı daha da ileriye taşımak bizlerin elinde. Kimsenin bize bahşedeceği bir hak olamaz. Bizler bahşedilmiş haklardan değil, bahşettiğimiz yaşamın gücünden gücümüzü alıyoruz.

Kocaeli Milletvekili Aday Adayı
Tekin UYGUR