Tekin UYGUR – Resmi Web Sitesi

İzmir’ de deprem… Malatya’ da deprem… Marmara Denizi’nde, Ege Denizi’ nde deprem… beklenen büyük İstanbul depremi… raporlar, kritik uyarılar, kentsel dönüşüm ve deprem konulu daha pek çok haber, bilgi, söylem… Deprem gerçeği

ile yaşayan bir ülke olmamıza rağmen, aslında derin bir deprem uykusunda gibiyiz. Çok şey biliyor gibiyiz ama aslında, bilgilerimiz hep kulaktan dolma hatta bazen bilimsel gerçeklerden uzak. Her kafadan bir ses çıkıyor, her sarsıntı sonrası televizyonlara uzmanlar çıkarılıp konuşturuluyor ve güya kentsel dönüşüm ile depreme hazırlanılıyor. Ancak ne kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmadan gerçekleştirilebiliyor ne de depreme dair doğru bilgi ve hazırlık halkın geneline yayılıyor.

Hükümet, her zaman ve her konuda olduğu gibi, “dostlar alışverişte görsün” misali göstermelik uygulamalarına bir yenisini daha ekliyor. Ülke çapında bir tatbikata hazırlanıyor. Bir PR çalışmasından öteye gidemeyecek bir uygulama yaparak ne elde etmeyi umduklarını biz bilemiyoruz. Lakin kendileri biliyor mu ondan da şüpheliyiz. “Çök-kapan-tutun” tatbikatı yapılacak olması çürük yapılarda yaşamak zorunda olan vatandaşlarımızı nasıl kurtaracak bunu biri anlatsa çok daha faydalı olur. Zira Düzce’ de yaşanan depremde sadece “çök-kapan-tutun” bilgisine sahip olsalar da ya da bir tatbikat yapılmış olsaydı da insanlarımız kurtulamazdı. Çünkü evleri çürüktü, çünkü uygun yerlere yapılmamıştı çünkü şehir planı depreme göre yapılmamıştı. Cumhuriyet tarihinin ilk yıllarında Atatürk tarafından ortaya konan “İdeal Cumhuriyet Köyü” tüm ülkede uygulansaydı sadece deprem güvenliği değil üretim ve yaşam kalitemiz de artardı. Depremler de sorun olmazdı.

1999 yılı hem 17 Ağustos Gölcük hem de 12 Kasım Düzce depremleriyle ülkemizin deprem gerçeğini acı biçimde yaşadığı yıl idi. Gölcük 45 saniye boyunca 7.6, Düzce 30 saniye boyunca 7.2 büyüklüğünde  depremlerle sarsıldı. Görüntüler aynı, acı aynı, tedbirsizlik ve hazırlıksızlık aynı idi. Peki 99 depremlerinden bugüne dek geçen zamanda değişen bir şey oldu mu? Uzmanların söylediklerine bakılırsa bir arpa boyu yol kat edilemedi. Hala depremin adından korkmamıza rağmen derin uykumuza devam ediyoruz.

Özellikle İstanbul’ da 7’ den büyük bir depremin olacağı neredeyse kesin iken, hala yerleşim bölgeleri deprem baz alınarak değil, getirdiği rant göz önüne alınarak imara açılıyor. Her seçim öncesi ya da kasa doldurmak gerekçesiyle kaçak yapılara af geliyor iskan veriliyor. Deprem sonrası toplanma alanı olarak belirlenen yeşil alanlar, imar planlarında yapılan usulsüz değişikliklerle yasaya uydurularak ya da yasa uymazsa yasayı duruma uydurarak imara açılıp yandaşlara peşkeş çekiliyor.

Halkın büyük çoğunluğu, deprem güvenliği olmayan çürük yapılarda oturmaya devam ediyor. Hükümet, halkını korumak için onlara sağlam yapılar yapmak yerine, “cumhuriyet tarihinin en büyük konut seferberliği!” yalanıyla hayal satıyor.

Halka, muhtarlıklar aracılığıyla, bırakın deprem bilgilendirme eğitimleri vermeyi, bazı ilçeler dışında pek çok ilçede bir deprem sonrası nerede toplanacakları bilgisi bile verilmiyor. Sokakta rastgele insanları çevirip sorsak, acaba kaçının evinde bir deprem çantası hazır bekliyor? Acaba kaçı bir deprem sırasında ve sonrasında ne yapacağını biliyor?

Şimdi de kalkmışsınız bütün ülke çapında deprem tatbikatı yapıyorsunuz. Ekonomide olduğu gibi bakalım bu konuda da bişey deneyeceğiz!

Evet Türkiye bir deprem ülkesi. Doğal felaket olarak depremler her zaman olacak. Ancak hazırlıklı olmak, hayatı bu gerçeğe göre değiştirip dönüştürmek elimizde. Çünkü Türkiye hem doğanın gerçeği olarak hem de siyasi olarak depremler ülkesi.

99 yılında hayatımıza giren bir cümleyi hatırlayarak onu biraz revize etmeyi isterim. Ne diyordu Profesör Dr. Ahmet Mete Işıkara; “ deprem değil binalar öldürür!” ben de diyorum ki deprem değil AKP’ nin para hırsı öldürür. Betona gömülen gelecek hayallerimizin yeşermesine az kaldı! Doğanın gücü gibi, bizim de gücümüz, 20 yıldır yarattıkları siyasi depremin enkazını kaldırmaya ve yeniden hayatı kurmaya yeter.

Kocaeli Milletvekili Aday Adayı
Tekin UYGUR